
Ne oldu? Sektörün en büyük kart ortaklıklarından birine uyarı
Türkiye’nin rekabet otoritesi, Mayıs 2025’te, Yapı Kredi’nin World Card programı kapsamında imzaladığı iş birliği anlaşmalarındaki bazı maddelerin rekabeti gereğinden fazla sınırladığı sonucuna vardı. Karar, bankalar arası iş birliklerinin kart ücretleri, komisyonlar ve hizmet koşulları üzerinde koordinasyona yol açtığı şüphesiyle alındı. Uyarı yalnızca Yapı Kredi’yi değil; Akbank, T.C. Ziraat Bankası, Türkiye İş Bankası, Denizbank, TEB, Vakıfbank, Halkbank ve Garanti gibi büyük oyuncuları ve ilişkili ödeme sistemi şirketlerini de kapsıyor.
Kurumun tespit ettiği temel sorun, iş birliği anlaşmalarının bağımsız karar alma alanını daraltması. Özellikle kart ücretleri, komisyonlar, faiz ve promosyon koşullarında yer alan uyumlu davranışa açık hükümler, piyasada sağlıklı karşılaştırmayı ve fiyat rekabetini zayıflatıyor. Bankaların ya da üye işyerlerinin farklı bir hizmet sağlayıcıya geçmesini güçleştiren “geçiş maliyeti” yaratan maddeler de göze çarpıyor. Bu yüzden, kart pazarında esneklik ve hareketlilik azalıyor; tüketici seçeneği daralıyor.
Kurul, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un özellikle anlaşmaları hedef alan 4. maddesine atıfla, rekabeti sınırlayan hükümlerin kaldırılmasını istedi. Bu tür dosyalarda süreç genelde ön araştırma, soruşturma açılması, taahhüt süreci ve uzlaşma seçenekleri üzerinden ilerliyor. Burada amaç, piyasayı cezayla değil, hızla düzeltici adımlarla normal işleyişine döndürmek. Bankalara yapılan uyarı da bu yaklaşımı yansıtıyor: Sözleşmeleri değiştirin, rekabeti boğan maddeleri çıkarın.
Peki ne tür hükümler problem yaratıyor? Uluslararası örnekler bize yol gösteriyor. Kart anlaşmalarında bazen “parite” (MFN) benzeri maddelerle bir işyerinin başka bir kanalda daha avantajlı bir ücret/komisyon sunması engelleniyor. Bazen de münhasırlık veya uzun fesih süreleri ile geçiş maliyetleri artırılıyor. Ücret ve komisyonlarda “ortak çerçeve” dayatan veya “uyumlu davranışa” alan açan hükümler ise bankaların bağımsız fiyatlama yapmasını sınırlıyor. Kurumun radarındaki meseleler tam da bu başlıklarda toplanıyor.
Dosyanın kritik tarafı, sadece kart sahiplerini değil, üye işyerlerini ve POS hizmetlerinden bankalar arası geçişi etkileyen yönleri. Üye işyerleri için POS ağını, kampanyaları ve komisyon oranlarını değiştirmek başlı başına operasyonel bir yük. Buna bir de sözleşmeden doğan ek maliyetler, uzun bildirim süreleri ve promosyon geri ödemeleri gibi engeller eklendiğinde, piyasada “yerleşik düzen” kolay kolay bozulmuyor. Tam da bu nedenle, rekabet otoritesi geçiş engellerini azaltmayı öncelik yapıyor.
Bir diğer başlık, tüketici refahı. Kart ücretlerinin ve komisyonlarının serbestçe belirlenmesi, kampanyaların, taksitlerin ve puan/puan transferi programlarının daha yaratıcı ve cüzdan dostu hale gelmesini sağlar. Eğer oyuncular arası görünür-görünmez bir uyum ortaya çıkarsa, yenilikçilik ve fiyat rekabeti yavaşlar. Uzun vadede bu, daha yüksek ücretler, daha düşük kampanya çeşitliliği ve daha sınırlı kart seçenekleri anlamına gelebilir.
Sektör dinamikleri açısından dosya, ödeme ekosistemine de ayna tutuyor. Bankalar, kart markaları, üye işyerleri, cüzdan uygulamaları ve teknik entegratörler giderek daha fazla iç içe. Bu karmaşık yapı, rekabeti hem kırılgan hem de hassas hale getiriyor. Küçük bir sözleşme hükmü, zincirin diğer halkalarında beklenmedik kilitlenmeler doğurabiliyor. O yüzden otoritenin uyarısı, bir kurumun değil, tüm ağın işleyişine dönük.
Hukuki çerçeve net: Kanun, rakipler arasında ücret, komisyon, faiz ve benzeri ticari şartlarda uyumlu davranışa kapı aralayan düzenlemeleri yasaklıyor. Kurul, sorunlu maddelerin kaldırılmasını isterken bankalara pratik bir yol da açıyor: “taahhüt” mekanizması. Taraflar, belirli süre içinde rekabete aykırı etkileri giderecek somut değişiklikleri üstlenirse, süreç çoğu kez hızla kapanabiliyor. Aksi takdirde soruşturma derinleşiyor ve ciroya bağlı idari para cezaları gündeme gelebiliyor.
Uyarı listesinde, Türkiye’nin en yaygın kart ağlarından birini taşıyan World Card iş birlikleri var. Pazar payı yüksek ağlarda atılacak küçük reformlar bile, kısa sürede geniş bir tüketici ve üye işyeri kitlesine yansıyor. Bu yüzden, sözleşmelerin yeni versiyonlarında beklenen ana ilkeler şöyle şekilleniyor:
- Bankaların kart ücretleri, komisyon ve faizlerde bağımsız karar alma alanının korunması.
- Üye işyerleri için geçiş engellerini artıran uzun fesih süreleri ve mali yaptırımların makul seviyelere çekilmesi.
- Promosyon, kampanya ve taksit uygulamalarında paralel davranışı özendirecek hükümlerden kaçınılması.
- Bilgi paylaşımı kanallarının, rekabet açısından hassas veriyi koruyacak şekilde sınırlandırılması.
Bu değişiklikler, kart sahipleri için daha şeffaf ücretlendirme ve daha çeşitli kampanyalar; üye işyerleri içinse daha güçlü pazarlık gücü ve daha kolay tedarikçi değişimi anlamına gelebilir. Bankalar açısından ilk aşamada operasyonel yük artsa da, orta vadede inovasyona dayalı rekabet, müşteri sadakatini fiyat dışı unsurlarla güçlendirme fırsatı sunar.
Uluslararası sahnede benzer dosyalar, özellikle Avrupa’da, kartlı ödemelerde aracı komisyonlar ve sözleşme hükümleri etrafında şekillendi. Düzenleyiciler, “çok taraflı platformlar”da rekabeti gözetirken, bir yandan da ağ etkilerinin getirdiği verimlilikleri korumaya çalışıyor. Türkiye’de de yaklaşım aynı: Verimlilik üretmeyen, sadece rakipleri uyumlu davranışa iten hükümler temizlenecek; kalan alanda bankalar arasındaki yarışı piyasa belirleyecek.
Şimdi ne bekleniyor? Bankalar ve ilgili ödeme şirketlerinin, anlaşmalarını hızla gözden geçirip sorunlu hükümleri revize etmesi. Kurumun rehberlik ettiği taahhüt süreci işletilirse, karar kısa sürede somut değişikliklere dönüşebilir. Süreç uzar ve uyumsuzluk tespit edilirse, idari para cezası ve bağlayıcı kararların ardından daha sert düzenlemeler gündeme gelebilir. Sektörün rüzgârı şu an “uyum” yönünde esiyor.
İşin tüketici tarafından bakınca, birkaç basit gösterge yakından izlenebilir: Yıllık kart aidatları ve ek kart ücretlerinin seviyesi, taksit sayıları ve kampanya çeşitliliği, POS komisyonlarının üye işyerlerine yansıması ve küçük işletmelerin tedarikçi değiştirme hızındaki artış. Bu göstergelerde olumlu sinyal görülürse, uyarının piyasada gerçek karşılık bulduğunu anlayacağız.
İşyerleri için pratik bir not: Sözleşmelerinizi yenilerken fesih koşullarını, erken çıkış maliyetlerini, kampanya geri ödeme yükümlülüklerini ve veri paylaşımı hükümlerini tek tek kontrol edin. Alternatif tedarikçilerden teklif alın ve geçiş maliyetini yılda en az bir kez hesaplayın. Bu disiplin, rekabetin getirdiği faydayı kasanıza yansıtmanın en kısa yolu.
Bankalar içinse denge hassas: Bir yandan ortak programların ölçek ekonomisi ve marka gücünden faydalanmak, diğer yandan bağımsız ticari kararları korumak gerekiyor. İyi tasarlanmış sözleşmelerle bu iki hedef aynı anda tutulabilir. Kurumun mesajı da tam burada: Ağ avantajı kalsın, fakat bağımsız rekabet alanı daralmasın.
Son söz niyetine değil, yol haritası olsun: Rekabet Kurumu piyasayı yönlendirdi; sıra sözleşmelerde. Değişiklikler hızlı ve görünür olursa, 2025 yazından itibaren kart pazarında daha canlı bir ücret ve kampanya rekabeti görebiliriz. Aksi senaryoda, daha sert adımlar kapıda. Seçenek belli: Piyasa kendi kendini düzeltsin.